25 Haziran 2014

Tour de Denmark pt.3 (Final stage)

Yeni bisikletle 2 günlük alışma turlarından sonra bu sefer Kopenhag trafiğine çıkmaya hazırım. Ciddi bir bisiklet trafiği var. Hem kurallara uymalı hem de atik ve dikkatli olmalısınız. Özellikle viraj dönerken veya durmadan önce sinyal vermek önemli.

3. gün - 80 km - toplam irtifa 151 m

http://www.strava.com/activities/150296051

Bu sefer tura trenle Køge'ye giderek başladık. Bisikletle birlikte trenin ya ilk ya da son vagonuna binmeniz gerekiyor. Hangi vagona binebileceğiniz hem trenin üzerinde bisiklet işareti ile belirtilmiş hem de bilgi ekranlarında yazıyor. Bisikletleri dayadığınız yerde genelde bisikleti sabitlemek için kullanılabilecek kemerler var. Tabi birden fazla bisikleti üst üste dayayınca başında beklemek gerekebiliyor düşmesin diye.. S-bahnlarda ise ayrıca bisiklet parkı gibi tekerleği sıkıştırabileceğiniz aralıklar var.

Trene bisikleti almak için (s-bahn değilse) ayrıca bisiklet bileti basmanız gerekiyor. Gideceğiniz yerin hangi zone'da olduğuna göre bileti bir kaç kere basmanız gerekebiliyor. Køge'ye giderken safça bir hareket yapıp 2 yolcu bileti 1 bisiklet bileti basıyorum ama iki bisikletimiz var!!! Üstelik kontrole denk gelirsek cezası oldukça yüksek. Trenin ara istasyonlarından birinde koşturarak cihaza gidip tekrar kart basmam gerekiyor. Yerime geri döndükten bir kaç dakika sonra kontrole denk geliyoruz. İyi ki inip tekrar basmışım.

Køge Kopenhag'ın biraz güneyinde, deniz kenarında bir yer. Bu seferki turumuz ağırlıklı olarak sahilde geçiyor. Hemen deniz kenarında yol yok, biraz içeriden gidiyoruz. Hava serin ve yağmurlu. Tam ahmak ıslatan yağmuru. Ne çok rahatsız olup duruluyor, ne de rahat rahat sürülüyor. Islana kuruya bitirdik turu.

Kopenhag'da da bisiklet trafiği beni çok korkutmuştu. Elimi bırakıp sinyal vermek yeni bisikletle benim için bir challenge idi ama üstesinden geldim. Çok da keyif aldım. Meğer kendini trafiğin akışına bırakınca oluyormuş.

Günler de delice uzun o yüzden o kadar uzun süre turlayabiliyorsunuz ki. Turumuzun toplam 8,5 saat (hareketli zaman 5 saat) sürmesine  rağmen -ki evden ancak 13:00'e doğru çıkabilmiştik) ışık yakmadan eve dönebildik çünkü hava 23:30'da kararıyor..



İşte size kalabalık bir plaj... Cıvıl cıvıl adeta...

Hep at görecek değiliz ya.. Biraz da koyun... 
Mavi bayraklı plaj... 

Kuş istilası... 
Mavi bisiklet şeridine dikkat.. Bisikletler için ayrıca trafik lambaları var...


Amager Strand.. Şehir içindeki plaj... Tabi ki bomboş.... Bu garip yapı nedir diye merak ettik...

Denize girmek için ayrılan loca gibi yerler çıktı... Yukarıya tırmanıp atlanabilecek yerler de yapmışlar.. Deniz içinde havuz hizmeti...
Sadece 3,5 ay açık.. 16 Eylül'de kapanıyor.. Yazın buraların çok kalabalık olduğu günler oluyormuş... Özellikle İsveç'ten ve İngiltere'den baya turist geliyormuş yaz tatilini geçirmek için.

Deniz bomboş görünse de ileride scuba eğitimi alanlar gördük. Kuru elbise ile dalıyorlardı gerçi ama yine de takdir ettik. O sırada yağmur ve rüzgardan dolayı ben suyun dışında donuyordum. Danimarkalı bir grup yaşlı insansa yağmur altında salsa yapıyordu.. 

Terkedilmiş hissi var... Buraların normalde yazın dolu olduğuna inanmak zor.. 

Yine yeni yeniden rüzgar gülleri...
Muhteşem kuzey mimarisi.. Ahşap ve camın uyumu...

Nyhavn...

Opera binası... Yıllar önce hakkında bir belgesel izlemiştim. Görmeyi çok istiyordum. İçine girmedik ama yekpare çatısı ile büyülüyor.. 

Denizkızına niyet, kutup ayısına kısmet... :))
Denizkızının yanına gittiğimizde fotoğraf çekme çabasına girmek istemedim. Başı zaten kalabalıktı...

S-bahnlarda bisiklet koymak için yer yapılmış.. hatta şu tekerlekleri koyduğumuz yerde MTB için ayrıca aralıklar yapılmış, biraz daha geniş lastiklere göre. 

Hiç yorum yok: