20 Haziran 2014

Tour de Denmark pt.1

Danimarka'yı hep bisiklet cenneti olarak bilirdik ama daha çok gözümüzün önüne şehir içinde bisiklet süren Danimarka'lı kızlar gelirdi :) Gitmeden önce biraz ülkedeki bisiklet yollarını araştırınca doğru bir seçim yaptığımızı anladık. Neredeyse bütün ülke bisiklet yollarıyla kaplı...

Danimarka'ya varışımızın ertesi günü Kopenhag'da Gran Fondo vardı. Velotürk de yarışacaktı. Aslında starta gidip destek vermeyi çok istiyorduk fakat Roskilde'de kalınca, yarış da sabah 8 gibi bir saatte start alınca kalkıp gitmek zor geldi. Yarışa gidemedik. Öğleden sonra Kopenhag'a gittiğimizde yarışını tamamlayıp trenle evine dönmeye çalışan bisikletlileri gördük bol bol.

2 Haziran Pazartesi benim bisikleti aldıktan sonra Roskilde'ye gelip Murat'a bisiklet kiraladık. Gittiğimiz eleman (Erik) normalde sadece dağ bisikleti kiralıyor. Evinin bahçesinde baraka tipi bir dükkanı var. Bu işi biraz hobi olarak yapıyor ve işini çok seviyor. Evi güzel, bahçesi güzel, işi güzel.. Kıskanılacak bir insan... Duvara da asmış Cannondale Supersix Evo'sunu, mutlu mesut yaşıyor. Neyse tam MTB'yi kiralarken kenarda bir yol bisikleti görüyoruz. Meğer elemanın kışın kullandığı yol bisikletiymiş. Yazları Cannondale'i kullanıyormuş. Murat'a isterse onu da kiralayabileceğini söylüyor, kadro da Murat'a uyuyor ve iki yol bisikleti ve bir kaç bisiklet yolu haritası ile dükkandan çıkıyoruz.

Roskilde belediyesi bisiklet yolları için ufak haritlar hazırlamış. Romantik tur vs diye de isimler vermiş turlara.. Genelde 30-40 km uzunluğunda turlar. Biz bunların 1-2 tanesini birleştirecek şekilde rotalar hazıradık kendimize. Garminlerimize de kaydettik. Tur yaparken yolumuzu bu şekilde bulduk.

3 günümüzü bisiklete ayırabildik. Rotalara aşağıdaki linklerden bakabilirsiniz. Turları uzun uzun anlatmak yerine fotoğraflarını koyayım istedim. Sadece şunu söyleyebilirim ki, ülke çok düz.. :)) Mini mini eğimler var, sürekli bir iniş çıkış var ama çok kısa olduğu için rahatça çıkabiliyorsunuz yokuşları.

2 yerde QOM alarak kendimi Danimarka Kraliçesi ilan ettim bu turlarda. O segmentteki tek kadın kullanıcı olsam da bana ne QOM'lar benim :) Bazı segmentlerde 10-15 kadın kullanıcı vardı bu arada. Keşke İzmir'de de öyle olsa da biz de biraz gaza gelsek, yarışsak hafiften...

1. gün - 78 km - toplam irtifa 705 m
http://www.strava.com/activities/149030687

En yorucu turumuzdu. Sık sık toprak ve çakıllı yollara surduk, ormanlara girdik çıktık. Ara ara bisikletleri elimizde taşımak zorunda kaldık. Şehir bisikleti ile çok daha rahat yapılacak bir turdu. Bazı yerlerde şehir bisikleti de gidemezdi tabi. Yine de lastik patlatmadan tamamladık.

Erik'in bahçesi.. Cumartesi akşamları burada mangallar, biralar.... Eleman bisikleti iade etmeye gittiğimizde dükkan kapalı olursa bisikleti bahçeye bırakmamızı istedi. Ne kadar güvenli...  Bu arada, benim bisikleti demonte etmek için gerekirse diye 15'lik anahtar bıraktı şu kuş yuvasına... İyi insan Erik... 

Klasik Roskilde evleri..
Danimarka'nın her yeri tekneyle dolu.. Ülke adalardan oluşunca teknesi olmayanı döver olmuşlar.. Kano yapanlara da dikkat çekmek lazım. 

Hobbit evleri başlıyor...

Bisiklet yollarının bir kısmı tabelalarla tanımlanmış. 
O kadar çok at var ki.. Bazı yerlerde at giremez tabelalarına rastladık. At binerken bir yandan da akıllı telefonuyla oynayan abla bile gördük :)) 

Genellikle bisiklet yolları kara yolundan tamamen ayrılmış durumda. Şehirler arası yollarda da emniyet şeridini bisiklete ayırmışlar. Tabi insan  gibi sürdükleri için araçlar emniyet şeridini taciz etmiyor. Tüm kavşaklarda yol ver işaretleri var. Bisiklet yolu şehir içi kavşaklarda özellikle mavi ile boyanmış. İstisnasız herkes yol veriyor. 

Ormanlara girdik. 
Hobbit evleriyle dolu köylerden geçtik.. Hava sürekli nemli ve bol yağışlı olduğu için bahçeler hep güzel, hep çiçek dolu. Delice ortanca kaynıyor memleket. 

Ledreborg Slot.. Bahçesinde türlü doğa aktiviteleri yapılabiliyor, karşısı golf sahası..  
Bu da bahçesi... 
Biz bahçedeyken kapıları kitlemişler.. Bahçede kilitli kaldık. Neyse sonra yan tarafta alçak bir ahşap kapı bulduk. Önce bisikletleri geçirdik, sonra da kendimiz atladık, bahçeden kurtulabildik..  

Biraz daha at... 
Çakma Stonehenge...

Gülen kalp rüzgar gülü...

Çamurlu patikalar...
Muhteşem yeşillikler... İnsanın yuvarlanası geloor...


Sonsuz patikalar... 

Hiç yorum yok: